Otizm
Otizm
Otizm, İçeyöneliklik; toplumsal etkileşmelerden, gerçeklerden kaçarak, gerçekle ilgisi bulunmayan bir düşünce evreni içinde yaşama özelliği
Otizm Nedir
Otizm, İçeyöneliklik; toplumsal etkileşmelerden, gerçeklerden kaçarak, gerçekle ilgisi bulunmayan bir düşünce evreni içinde yaşama özelliği.
Otizm iletişim ve sosyal gelişim alanlarındaki kısıtlılıkla seyreden ve çocuğun gelişimini önemli derecede olumsuz etkileyen bir bozukluktur.
Otizm, iletişim ve sosyal gelişim alanlarındaki kısıtlılıkla seyreden ve çocuğun gelişimini önemli derecede olumsuz etkileyen bir bozukluktur.
Doğuştan gelen bir bozukluk olmasına rağmen, belirtiler bebeklik ve erken çocukluk döneminde belirmeye başlar.
Konuşmanın gecikmesi veya gelişmemesi, ilgi alanlarında sınırlılık, insanlar ile ilişki kurma yerine cansız nesnelerle ilgilenme, oyuna ilgi duymama, yaşıtlarıyla oyun oynamama ve tekrar edici basmakalıp davranışlarda bulunma gibi özellikler ile kendini gösterir.
Otistik çocuğu olan aileleri, çocuğun tedavisinin sağlanması ve izlenmesi konusunda Tanı Özel eğitim Merkezi, çocuk ruh sağlığı klinikleri, Özel eğitim okulları, MEB Özel eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, MEB Rehberlik ve Araştırma Merkezleri gibi kurum ve kuruluşlardan yardım alabilirler.
Özel eğitim Merkezimizde alanında uzman pedagog ve özel eğitim öğretmenleriyle otistik çocuk ve gençlerimize yönelik eğitim ve öğretim çalışmaları yapılmaktadır.
Otizmin Belirtileri
Otistik çocuklarda normalden sapan davranışlar 4 grupta toplanır.
Sosyal etkileşimde yetersizlik :
Gözlerinize bakmazlar, kayıtsızdırlar, İsmi ile çağrıldığında çoğu kez aldırmazlar, duymuyormuş gibi davranırlar, yaşıtları ile oyun oynamazlar, Tek başlarına kalırlar, Başka duygularını ve düşüncelerini anlamakta güçlük çekerler ya da uygun tepkilerle karşılık veremezler.
İletişimde ve oyunda yetersizlik:
Konuşma gecikir, dil gelişimi geride kalır, Konuşmayı bir iletişim amacı ya da aracı olarak kullanmazlar. Beden dilini kullanmada ya da anlamada zorlanırlar. Oyuna ve oyuncağa ilgisiz kalırlar Rol yapmazlar, hayali oyunları yoktur.
Takıntılar:
Nesne takıntıları vardır, herhangi bir nesneyi özellikle sert nesneleri ellerinde tutarlar, taşırlar. Çevirerek, döndürerek izlerler ya da koklarlar
el çırpma, sallama, sallanma, koşma, dönme gibi yineleyen davranışları vardır, Sadece bir ya da birkaç kısıtlı konu ile ilgilenirler,
Günlük yaşamda belli işleri, bellişekillerde yapma konusunda ağır ısrar ederler. düzen değişikliklerine ya da aksamalara karşı ağır tepkide bulunurlar. Genellikle değişime direnç gösterirler. aynılıkta ısrarları vardır.
Diğer belirtiler:
Görme, işitme, tat, koku ya da dokunma duyu bazılarında ya da tümünde ağır duyarlılık gösterirler, acıya karşı duyarsızdırlar. Düştüklerinde, yaralandıklarında canının yandığına ilişkin tepki göstermezler, ağır hareketlilik ya da hareketsizlik gösterirler, Tehlikeler karşısında duyarsızdırlar.
Bu belirtilerin birkaçı ya da çoğu bir arada gözlenebilir.
Otistik çocuğu olan aileleri, çocuğun tedavisinin sağlanması ve izlenmesi konusunda Tanı Özel eğitim Merkezi, çocuk ruh sağlığı klinikleri, Özel eğitim okulları, MEB Özel eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, MEB Rehberlik ve Araştırma Merkezleri gibi kurum ve kuruluşlardan yardım alabilirler.
Özel eğitim Merkezimizde alanında uzman pedagog ve özel eğitim öğretmenleriyle otistik çocuk ve gençlerimize yönelik eğitim ve öğretim çalışmaları yapılmaktadır.
Otizmin Nedenleri
Kalıtımsal Etkiler
Otizmin nedenleri konusunda kalıtımsal etkiler üzerinde önemle durulmaktadır. Otizmi olan çocukların kardeşlerinin de otizm tanısı alma yüzdelerinin %3-6 arasında oranlara ulaştığı belirtilmektedir. Otizmin nedenlerini aydınlatmaya yönelik yapılan son dönem araştırmalarda genetik, beyin işlevleri, bağışıklık sistemi etkenleri de incelenmektedir. Organik, nörolojik ya da biyolojik faktörlerin otizmin nedenleri arasında önemi göz ardı edilememektedir.
Gebelikteki Sorunlar
Otizme yol açan önemli etkenlerden biri de pek çok çalışmada vurgulanan, gebelikte görülen beklenmedik sorunlar ve doğum travmaları olabilir. Ayrıca Otistik çocukların beklenmedik yaşam değişiklikleri, ayrılıklar, uyaransız kalma ve benzeri stres yaratan durumlara duyarlı olduklarını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Otistik çocukların ve ailelerin sorunlarla baş edebilme yolları
Otistik çocuğu olan aileler için en önemli soru, kendilerini nelerin beklediği ve çocuk ileride nasıl olacağıdır. özellikle çok erken yaşlardaki duruma bakıp çocuğun ileride hangi noktaya geleceğini ve nasıl bir gelişim göstereceğini kestirmek zordur.
Aileler çocuk öncelikli olarak konuşup konuşamayacağını sonra, okula gidip gidemeyecegini giderse ne tür güçlüklerle karşılaşacaklarını bilmek isterler. çocuğun içinde bulunduğu durumun erken fark edilmesi ve eğitim aldığı sürece çocuğun izlenmesi, güçlü ve zayıf taraf ortaya çıkarılması aileye ve eğitimciye yol gösterir.
Erken Tanı
Otizmde ilerisi için umudu artıran etkenlerden birincisi erken tanıdır. Olabildiğince erken fark edilerek çocuğun çocuk ruh sağlığı kliniğine götürülmesi ve Tanının konması ya da en azından belirtilere yönelik tedavi edici girişimlerin başlatılması çocuğun ilişki kurma güçlüğü ile baş edilmesini kolaylaştırır.
Erken Tanı ve müdahale:
Çocuğun kendine ve çevresine farkındalığını, ilgilerini, öğrenmesini ve becerilerini geliştirmesini hızlandırır. Ailenin ve çocuğa Tanı koyan uzmanların çocuğu gelişimsel düzeyine uygun bir müdahale Programına hızla başlatmasında yarar vardır.
Okul öncesi dönemde konuşması gecikmiş ya da durmuş ve ilgi alanı kısıtlı yaşına uygun becerileri göstermeyen bir çocuğun klinikte ayaktan bireysel tedavisinin yanı sıra uygun bir kreş ya da anaokuluna gönderilmesi ve Özel eğitim programına alınması gerekir. Bu müdahalede bireysel tedavi erken yaşlarda çocuğun ana babasının da katılımıyla farklı yöntemlerle uygulanabilir.
Otistik çocukların ve ailelerin sorunlarla baş edebilme yolları
Otistik çocuğu olan aileler için en önemli soru, kendilerini nelerin beklediği ve çocuk ileride nasıl olacağıdır. özellikle çok erken yaşlardaki duruma bakıp çocuğun ileride hangi noktaya geleceğini ve nasıl bir gelişim göstereceğini kestirmek zordur.
Aileler çocuk öncelikli olarak konuşup konuşamayacağını sonra, okula gidip gidemeyeceğini giderse ne tür güçlüklerle karşılaşacaklarını bilmek isterler. çocuğun içinde bulunduğu durumun erken fark edilmesi ve eğitim aldığı sürece çocuğun izlenmesi, güçlü ve zayıf taraf ortaya çıkarılması aileye ve eğitimciye yol gösterir.
Otizmde ilerisi için umudu artıran etkenlerden birincisi erken Tanıdır. Olabildiğince erken fark edilerek çocuğun çocuk ruh sağlığı kliniğine götürülmesi ve Tanının konması ya da en azından belirtilere yönelik tedavi edici girişimlerin başlatılması çocuğun ilişki kurma güçlüğü ile baş edilmesini kolaylaştırır.
Erken Tanı ve müdahale:
Çocuğun kendine ve çevresine farkındalığını, ilgilerini, öğrenmesini ve becerilerini geliştirmesini hızlandırır. Ailenin ve çocuğa Tanı koyan uzmanların çocuğu gelişimsel düzeyine uygun bir müdahale Programına hızla başlatmasında yarar vardır.
Okul öncesi dönemde konuşması gecikmiş ya da durmuş ve ilgi alanı kısıtlı yaşına uygun becerileri göstermeyen bir çocuğun klinikte ayaktan bireysel tedavisinin yanı sıra uygun bir kreş ya da anaokuluna gönderilmesi ve Özel eğitim Programına alınması gerekir. Bu müdahalede bireysel tedavi erken yaşlarda çocuğun ana babasının da katılımıyla farklı yöntemlerle uygulanabilir.
Anne baba ve çocuk birlikte oyun terapisine alınabilirler. Video kayıt yöntemleri ile terapi yürütülebilir.
Çocuğun yaşı ve gereksinimi göz önüne alınarak bireysel tedavi uygulanabilir.
Çocuğun yaşıtları ile bir arada olmasının sağlanabilmesi için bir kreşe ya da ana okuluna gönderilmesi de tedavinin bir parçasıdır. özellikle taklit becerisinin gelişimi ile otistik çocuk yaşıtlarıyla bir arada olmaktan yararlanır. Dil gelişimi hızlanır. Duygusal ve sosyal gelişimi desteklenmiş olur.
Otistik çocukların kendi haline bırakılmaması gerekir. Bu nedenle belirli bir düzen içinde eğitim ve öğretim olanaklarından yararlanması sağlanmalıdır. ilköğretim çağına geldiğinde de okula gitmelidir.
Otistik çocuğun otistik belirtilerinin derecesi de gelişimini olumsuz etkileyebilecek bir diğer faktördür. Belirtiler çok ağır ve çocuğun yaşı büyükse tedavisi klinikte aralıklı izlenerek ve bir özel eğitim kurumuna gitmesi sağlanarak yürütülür. çeşitli sosyal ve sportif etkinliklerden de yararlanması mümkündür.
Otistik çocuğun gelişimini etkileyen bir diğer faktör de çocuğun için de bulunduğu çevredir. Otistik çocukların da tüm çocuklar gibi bol uyarana gereksinimleri vardır. çocuğun uyaranları kabul derecesine göre çevresi düzenlenmelidir.
Çocuğa; dokunmak, onunla konuşmak çevresinde olup biteni onun anlayabileceği gibi sade bir dille ona anlatımak, yaşadıklarını, birlikte geçirdikleri anları çocuğa anlatımak, Masal ve hikaye okumak, resimli kitaplara bakmak ve günlük kullanım alanı içindeki eşyaların adını, işlevini öğretmek önemlidir.
Oyun alanı, oyuncaklar, yaşıtlarıyla birlikte olma, sosyal yaşamın bir parçası olma çocuğun gelişimini hızlandırır.
Otistik çocuklarla ilgilenirken birinci adım çocukla ilişki kurmaktır: Çocukla ilişki kurarken, eğer çocuğun tercih ettiği bir ilişki ya da oyun varsa, öncelikle onun seçilmesi ve sürdürülmesi gerekir.
Çocuğun ilişki biçimi ya da oyunu tek düze olsa bile, bu oyun ya da ilişki şekli, yetişkin tarafından zaman içinde zenginleştirilebilir. Ancak otistik çocukların çoğu ilişki aramaz, kendi başına yineleyici davranışlar yaparlar. Bu durum da anne babayı ümitsizliğe düşürür ve çabuk pes etmelerine neden olabilir.
Bu durumda ilişki kurmanın çeşitli yolları denenmeli ve pes etmeden uygun olan yol bulunmalıdır. Genellikle her çocuk gıdıklanma, hoplatma, kucakta yüz yüze oturarak sallanma ve şarkı söyleme gibi oyuncaksız oynanabilen oyunlardan keyif alır: Çocukla ilişki kurmaya çalışırken ve oyunlar oynanırken;
Çocukla yüz yüze ve göz göze gelmeye çalışılmalıdır
Çocukla oynayan kişinin oyunlara keyifle ve içtenlikle katılması önemlidir. Mekanik ve ödev gibi yapılan oyunlara çocuklar da içtenlikle katılmazlar. Çabuk geri çekilirler.
ilişki kurma yollarından bir diğeri de, hayali oyunların geliştirilmesidir. Otizmi olan çocukların temel belirtilerinden bir tanesi de kendiliğinden hayali oyuna başlamamaları ya da katılmamalarıdır. Bu tür oyunlar için, evcilik oyuncakları gibi hayali oyunlar oynayabileceği oyuncaklar gerekir.
Günlük yaşamını anlayabileceği ve anlamlandırabileceği yeme yedirme, uyku, alışveriş ve pikniğe gitme gibi oyunların oynanması yararlıdır. Oynanan oyunlar çocuğun ilgisini çekmiyormuş gibi görünse bile oyun sürdürülmelidir. Oyuna ilgi çekebilmek için önce oyuncağın işlevi gösterilir sonra çocuğun yaşantısıyla ilgili önemli olaylar oyunlaştırılır.
Bütün çocuklar için yemek yemek, yedirmek, uyumak ve uyutmak, banyo yapmak berbere gitmek, doktora gitme önemli olaylardır. Hayali oyunlar çocuğun belleğinin gelişmesini, hayal kurmasını, olayları akılda tutmasını sağlar. yaşam olayları, günlük yapılan faaliyetler kısa hayali oyun senaryoları haline getirilip, 2-3 cümlelik oyunlar şeklinde oynanabilir.
Eğer oyun çocuğun ilgisini çekmediyse 4-5 dakika sürdürülür ve belirli sonuç Bölümüyle sonlandırılır. Bu oyunlar esnasında öncelikle çocuğun ilgilendiği oyun üzerinden ve onu izleyerek oynamaya dikkat edilmelidir.
Etkinlikler çocuğun gelişimsel düzeyine, dikkatini toplama süresine, bellek kapasitesine ve el becerisine uygun olmalıdır. çocuğun gelişim düzeyinin üstündeki etkinlikler onu başarısız hissettireceğinden hevesini azaltacaktır.
Çocukla ilişki kurulurken ve eğitimde kullanılan dil çocuğun düzeyine uygun olmalıdır. İletişim problemi olan çocuk için kısa ve net cümleler kullanmak önemlidir. Çocuğun oyun ve eğitim saatlerini tek ve uzun bir sürede yapmaktansa kısa sürelerde sık sık tekrar ekmekte yarar vardır.
Çocuk ile konuşurken onun göz seviyesine eğilmek ve ona bakarak konuşmak gerekir. Çocuktan bir şey yapması istenirken kısa ve net cümleler kullanılmalıdır, örneğin”buraya gel” gibi ve vurgulanarak söylenmelidir.
Çevrede çocuğun dikkatini dağıtacak uyaranlar olmamasına özen gösterilmelidir. Oyun kurulacak malzeme ile çocuğun önceden serbestçe oynayıp keşfetmesi çocuğun oyuna merakını arttırır. Çocuğun dikkatini toplamasını kolaylaştırmak için abartılı mimikler, tonlamalar yapmak etkili olacaktır.
İlişki kurma aşamasında zorluk çekilen davranışlar arasında; göz göze gelme adıyla çağrıldığında bakma, selamlaşma, anlama, taklit, istekleri yerine getirme, farkındalık davranışları sayılabilir. Göz göze gelme ve adı söylendiğinde bakma sağlandıktan sonra, ilişki kurma boyutunda çok önemli bir mesafe kaydedilmiş olur.
Otizm Tedavisi
Otizmde Tedavi Yaklaşımları
Bugün otizm tedavisinde en önemli yaklaşım Özel eğitim ve davranış tedavileridir, nadiren ilaç tedavisi kullanılır. Tedavi planı kişiden kişiye değişmektedir, çünkü yaygın gelişimsel bozuklukların belirtileri geniş bir yelpazede yer alır ve çocuğun yaç düzeyine geriliğinin ağırlık derecesine göre değişir.
Eğitim
Otistik çocukların kendine özgü öğrenme gereksinimleri ve özellikleri vardır. eğitim uygulamaları açısından bu özelliklerin dikkate alınması gerekmektedir. Söz konusu özellikler Bütün otistik çocuklarda bulunmamasına karşın çoğunda, sıklıkla gözlenmektedir. Otistik çocukların öğrenme özellikleri aşağıdaki gibi açıklanmıştır;
Organizasyon güçlüğü;
Otistik çocuk için organizasyon karmaşık, birbiriyle bağlantılı ve soyut bir durumdur. Sistematik alışkanlıklar ve çalışma rutini oluşturulması bu güçlüklerin giderilmesinde etkili olur. Bu amaçla organizasyon güçlükleri için beceri kontrol listeleri hazırlanabilir. Görsel programlar ile çocuklara neyi tamamlamış oldukları bundan sonraki aşamada yapılması gereken şeylerin neler olduğu ve neşekilde devam edileceği gösterilmiş olur.
Dikkatin kolaylıkla dağılması;
Otistik çocukların dikkatleri bir biçimde dağılıyor olsa da, dikkatlerini dağıtan unsur çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bu durumda çocuğun dikkatini dağıtan unsur belirlenmeli ve ona uygun bir çevre düzenlemesi yapılmalıdır.
Sıralama
Otistik çocuklar yapmaları gereken işlerin sırasını sıklıkla unuturlar. Sıralamalar var olan ilişkilerin fark edilmesini gerektirdiğinden eğitimci tarafından genellikle göz ardı edilir.
Genelleme güçlükleri yaşarlar,
Belirli bir ortamda öğrendiklerini diğer bir ortama aktarmakta güçlük yaşarlar. Uygun genellemeler yapılabilmesi sıralamalar için gereken ilkelerin anlaşılmasını ve benzer durumlarda uygulanmasını gerektirir. Genelleme becerilerinin geliştirilmesi için anne babalarla uzmanların dayanışma içinde olmaları, benzer yaklaşımları benimsemeleri ve benzer becerilerin geliştirilmesine odaklanmaları gerekir.
Otistik çocuklarda sayısal kavramları anlama yeteneği sıra dışı bir biçimde gelişmiş olabilir ancak organizasyon ve iletişim yetersizlikleri nedeniyle bu yeteneklerini kullanamayabilirler.
Otizm tedavisinde erken tanı ve tedavi,
Hastalığın seyrini değiştirmek ve çocuğun daha yüksek bir iyilik düzeyine ulaşmasını sağlamak bakımından önemlidir. Ayrıca Özel eğitimin bir an önce başlatılması önemlidir.
Erken Tanı konan otistik çocuklarla yapılan çalışmalarda özellikle sosyal, duygusal ve dil alanında büyük gelişmeler sağlanmıştır. 5-6 yaşına kadar hiçbir tedavi uygulanmayan çocuklarda ise zamanla gösterdikleri pek çok davranışın bile kaybolduğu bilinmektedir.
Otizm yaygın gelişimsel bozukluklar kapsamı içinde yer alan bir çocuk ruh sağlığı sorunudur. Yaygın gelişimsel bozukluklar kapsamı içinde:
Rett Sendromu ; başlangıçta baş çevresi dahil, normal gelişme gözlenir, ancak 5 aylık ile 4 yaş arasında baş çevresi yeterince büyümez, takiben el becerilerinin kaybı ve stereotipik el burma hareketleri gözlenir. Sosyal beceriler ve ifade edici alıcı dil gelişimi 2 veya 3 yaşlarında bozulur: Çocukluk Dezintegratif bozukluğu ; çocuklar 2-4 yaşlarında normal gelişim gösterirler, sonrasında sosyal, iletişim, Konuşma ve uyum becerilerinde ağır gerileme (regresyon) oluşur.
Asperger Sendromu ; normal bir zeka ve normale yakın gelişimi olan ancak, karşılıklı sosyal etkileşim ve ilişkilerde niteliksel bozukluklar, bazı tuhaf davranışlarla kendini gösteren bir bozukluktur. Asperger bozukluğu olan çoğu çocuk normal dil gelişimine sahip olmasına rağmen, yüz ifadeleri ve sosyal jestleri sıklıkla sosyal etkileşim gibi eksiktir. Diğer insanlara nasıl yaklaşılacağı konusunda”sezgisel bilgileri” eksiktir.
Otistik çocuğu olan aileleri, çocuğun tedavisinin sağlanması ve izlenmesi konusunda Tanı Özel eğitim Merkezi, çocuk ruh sağlığı klinikleri, Özel eğitim okulları, MEB Özel eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, MEB Rehberlik ve Araştırma Merkezleri gibi kurum ve kuruluşlardan yardım alabilirler.
Özel eğitim Merkezimizde alanında uzman pedagog ve özel eğitim öğretmenleriyle otistik çocuk ve gençlerimize yönelik eğitim ve öğretim çalışmaları yapılmaktadır.
Otistik çocuğun eğitimi
Otizmde bazı durumlarda ilaç tedavisi uygulanmasına rağmen genel tedavi ve rebilitasyon yöntemi eğitimdir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan destek eğitim programları sunulmaktadır.
Bireylerin, var olan yeterliklerinin en üst düzeyde geliştirilerek sosyal yaşama etkin katılımının artırılmasının temel yolu eğitimdir.
Özel eğitime ihtiyacı olan tüm bireylerde olduğu gibi otizmi olan çocuklarda eğitim ve ev ortamları uygun şekilde yapılandırıldığında, işlevsel eğitim programları geliştirildiğinde, öğretim süreci bireysellik esasına göre hazırlandığında, bağımsız yaşam becerilerinin edinilmesi ve toplumsal entegrasyon bağlamında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir.
Otizmi olan bireylerin bağımsız yaşam becerilerini geliştirmeleri, davranış problemlerinin azaltılarak gereksinimleri olan beceriler kazanabilmeleri, uygun eğitim Programlarıyla Bütünleştirilmiş, yapılandırılmış ve zenginleştirilmiş öğretim ortam erken yaştan itibaren sağlanmasıyla doğrudan ilişkilidir.
Otizmli bireylerin, tanı konulmasından itibaren destek eğitim programlarına alınarak gelişimlerinin desteklenmeleri gerekmektedir. Bireyin örgün eğitime dahil olduktan sonra da düzeyine/tanısına uygun destek eğitim programlarına katılması, gelişiminin en üst düzeyde desteklenmesini sağlayacaktır.
Otizm, sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur.
Otizmli bireylerin erken çocukluk döneminden başlayarak yetişkinlik dönemindeki iş ve mesleki eğitim programları da dahil olmak üzere yaşam boyu süren kaliteli ve nitelikli bir özel eğitim hizmeti almaları, bozukluğun türüne, derecesine, bireyin yaşına ve özelliklerine, ihtiyaçlarına göre işlevsel olarak planlanmış eğitim programlarının sayısının artırılması, çeşitlendirilmesi ile mümkün olabilmektedir.
Otizm eğitim programı, özel eğitim hizmetleri kapsamında özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden otizmi olan bireylerin eğitim ortamlarından verimli ve etkili biçimde yararlanmalarını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Otizmle ilgili eğitim programın detaylarına aşağıdaki tablodan ulaşabilirsiniz.
Albert Einstein’i hatırlıyor musunuz? Thomas Edison, Otistik çocuklar hasta değil, sadece farklıdırlar. Normal olan bizlerin dışında, “normal olmayan” bakış açıları olabilir.
Einstein, İlk, orta, lise eğitimin her alanında bir çok sorunlar yaşadı. Okuldan atıldı. Niye atılmasın ki, Mahallenin bakkalı, kaç yaşına gelmiş bir adamı, bir paket sigara, bir kibrit, üstü nedir, Bakkal çok iyi biliyor ama Einstein, bu basit hesapları yapamıyordu. Bakkal, zeki, uyanık felaket akıllıydı. O, ise aptal, geri zekalı…
Bugün, Einstein dediğimizde herkes hatırlar, fakat bir kibrit ve sigara için adamı kazıklayan o bakkalı kimler hatırlıyor ki…
e=m.c2, çok basit gibi görünüyor olabilir ama çok karmaşık, ilginç bir formül… Bunu O’ndan başka kim düşünebilirdi?
Deneylerle kanıtlanabilecek bir şey mi? Hayır.
Yani bir gram madde, ışık hızını karesiyle çarpılacak kadar bir enerji açığa çıkartabilecek. Şöyle bir düşünün, hiç akla yatkın görünmüyor değil mi? ama doğru.
Nereden anladık, Hiroşima ve Nagazaki’den…
Aslında O, böyle düşünmemişti, Enerji barışçıl, insani amaçlarla kullanılabilirdi. Albert, “Normal” değildi. Oysa yanındaki öğrencisi Oppenheimer, çok normaldi. Madem bu kadar büyük bir enerji açığa çıkıyor, o zaman Japonları niye vurmayalım dedi.
O, belki çok üzüldü ama, insanlığın yeniden doğmasına yol açabilecek teorisi böyle kötü bir amaç için kullanıldı.
Einstein’i hepimiz hatırlarız, uzun kulakları, garip gülümsemeleri ile… Peki Oppenheimer’ı hatırlayan var mı? Yoktur.
Albert Einstein, anormal, oysa o çok ” normaldi“.
Amerikalı, gündelik çıkarlarını bilebilecek bir fizikçiydi. Fakat çok normaldi, Normal olarak hiç bir şeyi bulamaz, geliştiremezdi, normal olmayan bir adamı iliğine kadar kullandı…
Hiroşima, Nagazaki ve bugün kü bilumum kötülükler, Oppenheimer zekasından ve “normalliğinden” çıktı.
O mahalle bakkalı, oppenheimer.. Hepsi çok akıllı, çok zekiydiler, çok normal…
Ama bir adam aptal, geri zekalı ve “normal” değildi…